İncelemeler
Çevre Denetimi
Çevre Denetimi Yönetmeliğinde “Çevre Denetim” tanımı; “Tesis veya faaliyetlerin çalışmasının Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren yönetmeliklere uygunluğunu kontrol etmek için, bu mevzuatın yetkili kıldığı kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, faaliyetlere ilişkin bilgilerin tarafsız bir şekilde toplanmasını, değerlendirilmesini, rapor haline getirilmesini ve idari yaptırım kararı ile yetkilendirilmiş makama bildirilmesini,” şeklinde yapılmıştır.
Çevre Denetimi Kimin Görevidir?
Çevre Denetimi Çevre Şehircilik Bakanlığı “ÇED İzleme ve Çevre Denetimi Dairesi Başkanlığı”‘nın görevidir. Söz konusu başkanlık bu yetkisini, Valiliklere Bağlı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine ve Çevre Denetim Birimlerini kurmuş ve Bakanlıktan yetki almış Belediyelere devredebilir.
Çevre Denetimi Kavramı Su ve Orman Bakanlığı tanımı;
Çevre denetiminin tarihsel gelişimine baktığımızda, çevreyle ilgili ilk düzenlemelerin 1970’lerin sonlarında endüstriyel kazalar ile başladığını görmekteyiz. 1980’lerin başında ise çevre konusuna, “çevre yönetimi” kavramı çerçevesinde yeni yaklaşımlar getirilmeye başlanmış ve endüstriyel faaliyetler bu yaklaşımlar çerçevesinde; enerji ve çevre performanslarını yükseltmek üzere yeniden ele alin mistir. 1980’lerin ortalarına gelindiğinde endüstriyel üretim sistemlerinde hammadde ve enerji ankisinin çevre üzerindeki etkileri tekrar tasarlanmıştır.
Bu yaklaşım, atıkların ve yan ürünlerin üretime yeniden girdilerinin sağlanması, ürünlerin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi, daha temiz üretim için tüm proses akışının analiz edilmesi gibi unsurları kapsamaktadır. 1990’lara gelindiğinde, giderek büyüyen sanayi ve hizmet sektörleri, çevre eğitimi, çevresel değerlerin ölçümü ve izlenmesi, atıkların azaltılması ve çevresel yönetim stratejilerinin belirlenmesi konularına dair daha kapsamlı yaklaşımlara ihtiyaç duyulmuş ve bunun sonucu olarak “Toplam Kalite” kavramı doğmuştur. Günümüzde, çevre kirliliği ile kaynakların azalması maalesef korkutucu boyutlara varmıştır. Yerkürenin yüz yüze kalacağı varsayılan tehditler, bilim adamlarının öngörülerinden çok daha erken kapımızı çalmış bulunmaktadır. Bugün tüm dünyada tartışılan ve olası çareler araştırılan öncelikli gündem konularından biri küresel ısınma ile bunun doğurduğu ve doğuracağı sonuçlardır.
İste bu noktada çevreye ilişkin tartışmalar ve uygulamalar tartışılmaz önem kazanmış bulunmaktır. Endüstriyel tesisler ve faaliyetlerden kaynaklanan çevre sorunları ile bunlara ilişkin “çevresel uygunluk zinciri” konuları bu tartışmaların ve çalışmaların büyük bir bölümünü teşkil etmektedir. Zincirin çevresel izin ve izlemeden sonraki halkası olan “çevre denetimi” konusu, ülkelerin çevre otoritelerinin en yoğun çalıştığı konuların başında gelmektedir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı’nın Dış İlişkiler Grubu tarafından Aralık 199’da hazırlanan Çevre Denetimi yazısında Çevre Denetimi tanımı da aşağıda yer almaktadır.
Çevre Denetimi Tanımları
Çevre Denetimine ilişkin olarak yapılan çeşitli tanımlamalardan en kapsamlı olanı ABD Çevre Koruma Örgütü tarafından yapılanıdır. Bu tanımda; Çevre Denetiminin çevresel gereklerin karşılanmasına ilişkin olarak faaliyet gösteren özel sektör ve kamu kuruluşlarının bu faaliyetlerinin nesnel, belgeye dayalı ve belli aralıklarla tekrarlanmak suretiyle incelenmesi olduğu belirtilmiştir. Söz konusu tanım; bu denetimin:
- çevresel gereklerin yerine getirilip getilmediğinin değerlendirilmesi;
- uygulanmakta olan çevre yönetim sistemlerinin etkinliğinin incelenmesi;
- düzenleme altına alınan veya alınmayan maddeler veya işlemlerden kaynaklanacak riskin saptanması,
gibi hususların tek tek veya bir arada göz önünde bulundurulması suretiyle yapılabileceğini de içermektedir.
Çevre Denetimi basit bir şekilde, girdilerin, işlemlerin, çıktıların, atık ve yan ürünlerin kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği ve denetleyen mekanizmanın bağımsızlığının çok önemli olduğu bir denetim olarak da tanımlanmaktadır.
Çevre Denetimi, çevreye ilişkin öncelikleri ve açık seçik hedefleri belirleyerek bunlara nasıl ulaşılabileceğini saptayan “ Çevre Yönetim Sistemleri” nin oluşturulması gibi, daha geniş kapsamlı bir faaliyetin parçası olarak da uygulanabilmektedir.
Sürekli olarak gelişen ve ülkelere göre değişen farklı uygulamaların söz konusu olabileceği bu alanda, yapılan tanımların da zaman içinde değişikliklere uğrayacağı beklenmektedir.
Nitekim INTOSAI Çevre Denetimi Çalışma Grubu, çevre denetimi konusunda tek bir tanım vermekten kaçınmış ancak her bir Yüksek Denetim Kurumunun söz konusu denetim alanında sahip olduğu yetki ve sorumlulukları dahilinde kendine yararlı öğeleri bulabileceği bir çerçeve çizmeyi yeğlemiştir.
Çalışma Grubuna göre diğer denetimlerde olduğu gibi çevre denetiminde de üç öğenin bulunması gerekmektedir. Bunlar: bağımsızlık, ölçüt ve kanıtlardır.
Çalışma Grubu Çevre Denetimi tanımına ilişkin çerçeve çizerken aşağıdaki unsurların önemini vurgulamaktadır:
- Çevre denetimi diğer denetimlerden önemli ölçüde farklı değildir. Ancak YDK’ larca dış ve yüksek denetim olarak yürütülen çevre denetiminin, kamu ve özel sektör tarafından kendi yönetim faaliyetlerinin denetlenmesine ilişkin olarak yürütülen teknik anlamdaki çevre denetiminden farklı olması gerekir.
- Çevre denetimi; çevre programlarının, üyesi bulunulan uluslararası kuruluşlarca yayınlanan dokümanların ve çevreye ilişkin olmamakla birlikte dolaylı olarak çevreyi etkileyen diğer programların hükümetlerce uygulanmalarının değerlendirilmesidir.
- Sürekli gelişme kavramı çevre denetiminin tanımında bağımsız bir rol oynamamalıdır. Bu kavram hükümet politikalarının ve/ veya programlarının bir bölümü olarak ve yalnızca bir kriter gibi kullanılmalıdır.
- Çevre denetimi; mali denetim, uygunluk denetimi ve performans denetimi gibi bütün denetim türlerinde yapılabilir. YDK’lar ülkelerinde bir denetim politikası veya programının mevcut olmaması durumunda, çevreye ilişkin konularda kamu bilincini oluşturmak veya güçlendirmek amacıyla mali denetim türüne başvurabilirler. Doğaldır ki bu durum, ancak mali verilerin çevreyle ilgili işlemleri tam ve doğru bir biçimde yansıtmasıyla mümkün olabilir.
Diğer yandan YDK’lar, Çalışma Grubunun 1993 yılında düzenlediği ankete, çevre denetiminin tanımı ile ilgili olarak verdikleri cevaplarda, büyük sıklıkla aşağıdaki tanımlama unsurlarına yer vermişlerdir:
- çevreyle ilgili mevzuata uygunluk ve çevre gereklerinin yerine getirilmesi,
- çevrenin korunması,
- çevresel işlem ve kaynakların yönetimi.
Genel Olarak ÇED İzleme ve Çevre Denetimi Dairesi Başkanlığının Görevleri
1) Çevre Denetim plan ve programları hazırlamak, geliştirmek ve bunların uygulanmasını sağlamak.
2) Serbest bölgeler dâhil olmak üzere çevrenin korunması için tesis veya faaliyetleri denetlemek.
3) Gerçekleştirdiği denetimlerde mevzuata aykırılık veya ihlal tespit edilmesi durumunda ilgili idari yaptırımlara ilişkin iş ve işlemleri yürütmek.
4) ÇED yönetmeliği gereği karar verilen projelerin inşaat/gerçekleşme, işletme ve işletme sonrasında izlemek ve kontrolünü yapmak/yaptırmak.
5) Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tabi tutulan plan ve programların uygulamalarına ilişkin izleme çalışmalarının yapılmasını sağlamak.
6) Çevre denetimlerini geliştirmek, daha etkin ve verimli hale getirmek için Denetim yapacak Bakanlık personeline yönelik eğitim vermek, eğitimlerini güncellemek, belgelendirme, kimlik kartları vb. işlerin takibini gerçekleştirmek.
7) Motorlu kara taşıtları egzoz emisyonlarının belirlenen standartlara uygunluğunun tespiti için; İl Müdürlükleri ile ve gerekirse ilgili kurum/kuruluşlar ile işbirliği halinde denetimlerin yapılmasını ve sonuçlandırılmasını sağlamak.
8) Kurum ve kuruluşlara Denetim yapması yönünde yetki devrine ilişkin iş ve işlemleri takip etmek.
9) Çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi için ilgili birimlerle işbirliği halinde piyasa gözetimi ve denetimine tabi olacak ürün ve maddeleri tespit etmek.
10) Çevre mevzuatında yer alan ürünlerin ilgili mevzuata ve teknik düzenlemelere uygunluğunun ve güvenirliliğinin tespiti için; gerek Bakanlığın ilgili birimleri ve İl Müdürlükleri ile, gerekse ilgili kurum/ kuruluşlar ile işbirliği halinde, gerekli kontrollerin ve denetimlerin yapılmasını ve sonuçlandırılmasını sağlamak.
11) Çevre mevzuatında yer alan ürünlerin piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin yetkili kuruluşlar arasında koordinasyonu ve eşgüdümü sağlamak.
12) Tehlikeli maddelerin dahil olduğu büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve muhtemel kazaların insanlara ve çevreye olan etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla uygulamaya yönelik usul ve esasları tespit etmek.
13) Büyük endüstriyel kaza riski taşıyan kuruluşları belirlemek.
14) Büyük endüstriyel kaza riski taşıyan kuruluşlara ilişkin denetim planı ve programı hazırlanması ve uygulanmasını sağlamak.
15) Büyük endüstriyel kaza riski taşıyan kuruluşların denetimleri yapmak ve sonuçlandırılmasını sağlamak.
16) Görev alanına giren konularda teknik ve idari kapasitenin artırılması amacıyla ilgili birim, kurum, kuruluş ve sektörlerle işbirliği yapmak.
17) Görev alanına giren konularda ulusal ve uluslararası düzeyde yürütülen çalışmaları izlemek, yürütmek, uygulanmasını sağlamak ve bunları geliştirmek.
18)Genel Müdür tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.
İncelemeler
Türkiye için IPA III 2023 Eylem Programı Finansman Anlaşması Yürürlüğe Girdi!
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki iş birliğinin önemli bir adımı olarak IPA III 2023 Yılı Eylem Programı Finansman Anlaşması yürürlüğe girdi. Bu kritik anlaşma, 16 Aralık 2024 tarihli ve 32754 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak 17 Aralık 2024 tarihinde resmen uygulamaya kondu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ve Avrupa Komisyonu adına Güney Komşuluk Bölgesi ve Türkiye Direktörü Francisco Joaquin Gaztelu Mezquiriz tarafından imzalanan anlaşma, Türkiye’nin AB uyum sürecindeki mali desteklerini güçlendirecek.
208,6 Milyon Avro Bütçeyle 6 Ana Sektöre Destek
Toplam 208,6 milyon Avro bütçe ile hazırlanan bu anlaşma kapsamında, Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’ye aktarılacak fonlarla, 2021-2027 yıllarını kapsayan IPA III Programı altında yer alan projeler hayata geçirilecek. Finansman sağlanacak ana sektörler şunlardır:
- Temel Haklar
- Çevre ve İklim Değişikliği
- Sürdürülebilir Ulaşım
- Tarım ve Enerji
- İstihdam, Eğitim ve Sosyal Politikalar
- Birlik Programları
Türkiye’nin AB Yolculuğunda Yeni Bir Sayfa
Bu projeler, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum sürecindeki çevresel, ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmasına katkı sağlayacak. Özellikle çevre ve iklim değişikliği, sürdürülebilir ulaşım ve enerji sektörlerinde yapılacak yatırımlar, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma vizyonuna destek olacak.
Bu önemli gelişme hakkında daha fazla bilgi almak için Resmi Gazete kaynağına göz atabilir veya ilgili kurumların duyurularını takip edebilirsiniz.
Türkiye’nin Geleceğine Yön Veren Projeler
AB ile iş birliğinin yeni fırsatlarını yakalamak ve sürdürülebilir bir geleceği inşa etmek için IPA III Programı, Türkiye’nin önemli bir adımı olmaya devam ediyor.
İncelemeler
Kentsel Yeşil Alanların Sürdürülebilir Yönetimi: Geleceğin Şehirleri İçin Anahtar Yaklaşımlar
Günümüzde küresel ısınma ve iklim değişikliği, şehirlerimizi daha dirençli ve yaşanabilir hale getirmek için acil önlemler alınmasını gerektiriyor. Türkiye’de, özellikle büyük şehirlerde nüfus yoğunluğunun artması, yeşil alanların korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinin önemini artırıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı “Kentsel Yeşil Alanların Sürdürülebilir Yönetimi” adlı çalışmada, bu önemli konuya dair dikkat çekici bilgiler ve öneriler yer alıyor.
İklim Değişikliği ve Şehirler: Sorunlar ve Çözümler
Küresel ölçekte şehirler, sera gazı emisyonlarının yaklaşık %75’inden sorumlu. Bu nedenle, kentsel yeşil alanların karbon yutakları olarak etkin bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Ağaçlandırma çalışmaları, yeşil çatı uygulamaları, parklar ve diğer yeşil altyapılar, şehirlerin karbon ayak izini azaltmada hayati bir rol oynuyor. Aynı zamanda, bu alanlar ekosistem hizmetleri sunarak biyolojik çeşitliliği destekliyor, hava ve su kalitesini iyileştiriyor.
Kentsel Yeşil Alanlar ve Ekolojik Denge
Kentsel yeşil alanların sürdürülebilir yönetimi, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal faydalar da sağlıyor. Bu alanlar:
Şehir sıcaklıklarını düşürerek enerji tüketimini azaltıyor.
Vatandaşların rekreasyon ihtiyaçlarını karşılıyor.
Toplumun psikolojik ve fiziksel sağlığına katkıda bulunuyor.
Özellikle, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için karbon depolama kapasitesine sahip ağaç türlerinin seçilmesi ve bu türlerin ekolojik dengeye katkı sağlaması büyük önem taşıyor.
Afetlere Dirençli Şehirler
Türkiye, deprem gibi doğal afetlere karşı hassas bir coğrafyada bulunuyor. Bu nedenle, kentsel yeşil alanların afet durumlarında toplanma ve barınma alanı olarak kullanılabilir şekilde planlanması gerekiyor. Özellikle yeşil alanlarda organik ve yumuşak tasarımlar, açık mekanlar ve sosyal etkileşime olanak sağlayan alanlar, afet sonrası psikolojik ve fiziksel iyileşme sürecini hızlandırabilir.
Kentsel Biyoçeşitlilik ve Doğal Türler
Kentsel alanlardaki doğal türlerin korunması ve kullanılması, hem ekolojik hem de estetik açıdan önemli. Doğal bitki türlerinin şehir peyzajına entegrasyonu, bakım maliyetlerini azaltırken çevresel faydaları da artırıyor. Ayrıca, bu türlerin yerel ekosisteme sağladığı katkılar, iklim değişikliği ile mücadelede kritik bir rol oynuyor.
Yeşil Altyapı Yaklaşımları
Çalışmada, yeşil altyapı kavramının kentsel sürdürülebilirlik için taşıdığı önem vurgulanıyor. Yeşil altyapılar:
- Suyun depolanması ve yönetimi,
- Şehirlerin soğutulması,
- Hava kirliliğinin azaltılması,
- Sosyal etkileşimin teşvik edilmesi gibi birçok fayda sağlıyor.
Bunların yanı sıra, yeşil altyapının karbon fiyatlama stratejileri ile entegre edilmesi, sürdürülebilir şehirler için etkili çözümler sunabilir.
İklim Dostu Peyzaj Tasarımı
Peyzaj tasarımında bitkilerin formu, rengi ve dokusu gibi özelliklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri büyük önem taşıyor. Örneğin, sakinleştirici bir etki yaratmak için yeşil ve mavi tonlarına ağırlık verilmesi öneriliyor. Aynı şekilde, insanların kendilerini daha güvende hissedeceği organik tasarımlar ve sosyal etkileşim alanları, psikolojik iyileşmeyi destekliyor.
Deprem Parkları ve Afet Yönetimi
Afet anında toplanma alanı olarak kullanılabilecek kentsel yeşil alanlar, hem barınma hem de sosyal etkileşim için önem taşıyor. Bu alanlarda, çocuklar için oyun alanları, spor alanları ve dinlenme mekanları gibi sosyal donatılara yer verilmesi, toplumsal dayanıklılığı artırabilir.
Sürdürülebilir Yönetim için Öneriler
Eşgüdüm ve İş Birliği: Kentsel yeşil alanların planlanması ve yönetiminde yerel yönetimler, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları arasında iş birliği sağlanmalı.
Doğal Türlerin Kullanımı: Bölgesel iklim ve toprak koşullarına uygun bitki türleri tercih edilmeli.
Yeşil Alan Envanteri: Kentsel yeşil alanların karbon depolama kapasiteleri hesaplanarak bir envanter oluşturulmalı.
Toplum Bilinci: Bireylerin yeşil alanlara olan duyarlılıklarını artırmak için eğitim programları düzenlenmeli.
Dijital Teknolojiler: Kentsel yeşil alanların yönetiminde dijital veri ve analiz sistemlerinden faydalanılmalı.
“Kentsel Yeşil Alanların Sürdürülebilir Yönetimi” çalışması, şehirlerin iklim değişikliği ile mücadeleye nasıl uyum sağlayabileceğine dair kapsamlı bir rehber sunuyor. Bu rehberdeki öneriler, şehirlerin daha yaşanabilir, dirençli ve çevre dostu bir yapıya dönüşmesine yardımcı olabilir. Kentsel yeşil alanlar, sadece bugünün değil, geleceğin de temel ihtiyacıdır. Bu nedenle, şehirlerimizde daha fazla yeşil alan yaratmak ve mevcut alanları korumak için hep birlikte çalışmalıyız.
İncelemeler
Isı Haritası Metodolojileri ve İklim Değişikliği Risk Değerlendirmesi
Isı Haritası Metodolojileri Oluşturulmasına İlişkin Rehber, bankalar, enerji, çimento, demir-çelik ve daha pek çok sektörde iklim değişikliği kaynaklı geçiş ve fiziksel risklerin değerlendirilmesine rehberlik eden kapsamlı bir dokümandır. Sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda düşük karbon ekonomisine geçiş ve iklim değişikliğine uyum konularında sektörel analizler sunar.
Bu rehber, karbon yoğun sektörlerdeki riskleri analiz ederek, uygun stratejik çözümler geliştirilmesine olanak tanır. Geçiş riskleri, düzenleyici değişikliklerden itibar yönetimine kadar uzanan geniş bir yelpazede değerlendirilmektedir. Özellikle enerji ve çimento sektörleri, fosil yakıt kaynaklı emisyonlar nedeniyle yüksek risk kategorisinde yer almaktadır.
Anahtar Noktalar:
- Geçiş Riski Değerlendirmeleri:
- Düzenlemeler (karbon fiyatlaması, şeffaflık gereklilikleri).
- Piyasa ve tüketici davranışlarındaki değişiklikler.
- Teknolojik dönüşümler (düşük karbon inovasyonları).
- İtibar riskleri (çevre dostu olmayan ürünlerin damgalanması).
- Sektörlere Özel Isı Haritaları:
- Enerji sektörü: Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla düşük karbonlu üretime geçişte önemli fırsatlar sunarken, fosil yakıtlar yüksek emisyon maliyetleri oluşturuyor.
- Demir-çelik ve çimento sektörü: Karbon yoğunluğu yüksek, bu nedenle karbon yakalama teknolojileri ve alternatif yakıtlar kritik rol oynuyor.
- Tarım sektörü: İklim değişikliği kaynaklı verim kaybı ve emisyon azaltımı gereksinimleri ele alınıyor.
- Fiziksel Risk Değerlendirmeleri:
- İklim projeksiyonlarına dayalı sektörel kırılganlık analizleri.
- Coğrafi konumlara göre risk sınıflandırmaları.
- Doğal afet projeksiyonları ve hafifletme stratejileri.
- Inovasyon ve Teknoloji Kullanımı:
- Dijital ikiz teknolojileri ile üretim süreçlerinin optimizasyonu.
- Karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri (CCUS).
Neden Önemli?
Bu rehber, iş dünyası, yatırımcılar ve düzenleyiciler için riskleri azaltma ve fırsatları değerlendirme noktasında stratejik bir yol haritası sunuyor. Özellikle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak isteyen sektörler için düşük karbonlu çözümler ön planda.
İlgili rehberin tam metnine. aşağıda yer alan link üzerinden ulaşabilirsiniz.
Isi_Haritasi_Metodolojileri_Olusturulmasina_Iliskin_Rehber
Görsel Prompt: “An interactive map showing climate risk zones categorized by sectors, with icons representing industries such as energy, cement, steel, agriculture, and transport. The map is visually striking with red, yellow, and green color gradients to indicate high, medium, and low risk zones. Overlays include renewable energy symbols like wind turbines and solar panels, alongside industrial factories emitting CO2, all under a futuristic and professional design.”
- İncelemeler8 yıl önce
Çevre Kirliliğinin Nedenleri
- İncelemeler8 yıl önce
Çevre Mühendisi Maaşları -2019
- Çevre Haberleri8 yıl önce
Çevre Sorunları Nelerdir?
- İncelemeler7 yıl önce
Radyasyonun Zararları Nelerdir?
- Atıksu Arıtımı7 yıl önce
Adsorpsiyon Nedir?
- İncelemeler8 yıl önce
Toprak Kirliliği Nedir?
- Çevre Haberleri7 yıl önce
Çevre Kirliliği ile İlgili Çizilmiş Resimler
- İncelemeler6 yıl önce
Hava Kirliliği Nedir?
Yorum yapabilmek için kullanıcı girişi yapmış olmalısınız. Kullanıcı Girişi