Elektromanyetik alan kirliliği, yaşanılan alanda bulunan radyo frekans dalgası yayan radyo, elektrik akımı taşıyan kablo ve cep telefonu baz istasyonu, trafolar, yüksek gerilim hattı, mikrodalga ev aletleri tarafından ortaya çıkarılmaktadır. Elektromanyetik alan insan ve diğer canlıların üzerinde zarar veren etkiler yaratan elektromanyetik alanlar olarak bilinmektedir.
Kentten çok fazla uzakta ve ormanın ağaçlarla dolu olduğu bir ortamda hava kirliliği olduğu söylenirse sanırım kimse inanmaz. Çünkü insanların aklına ilk gelen sebep genzi yakmakta olan bir duman ve gri renkte bir bulut tabakası gelir. Oysaki hava kirliliği sadece bunlardan değil gözle görülmeyen kirletici bir havada da elektromanyetik dalgalar ile ortaya çıkmaktadır. Canlıların gözle göremediği bu elektromanyetik alan kirliliği, bazen cep telefonlarının çalmasıyla televizyona zarar verdiğini görmekteyiz. Bazen de yüksek gerilimli hatların bulunduğu ortamlardan geçen helikopterlerin düşmesi ile kendini gösterir.
Elektromanyetik Dalgalar
Elektromanyetik dalgalar, insan üzerinden önemli bir derecede karışıklığa sebep olmakla birlikte, vücudun atomlarını ve molekül dengesini yitirmesine sebep olmaktadır. Bir insanda bulunan sinir sistemi uzunluğunun 500 bin km’de 25 milyar sinir hücresi bulunmaktadır. Elektromanyetik alan kirliliği ile insan vücudunun duyarlı sistemlerin etkilenmesiyle doğal dolaşım sistemi zarar görmekte ve buna sebep olarak sinir sisteminde bozukluk ve kalp dolaşım sisteminde sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bir iletkenin üzerinden geçen akımın çevresinde yarattığı elektrik oranı V/m ile birlikte belirlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar ile elektromanyetik alan kirliliği canlıların genetik özelliğine zarar vermektedir. Potansiyel bir şekilde doğum kusuruna ve kansere sebep oldu ortaya çıkmıştır.
Radyo frekansları ayrılamayacak miktarda küçük olduğundan dolayı iyonize olamamaktadır. Baz istasyonları ve telefonlar ile üretilen ve canlıların maruz kaldığı radyo dalgası konusu standardından oluşturulan ve en fazla başvurulan lan şu şekildedir; Ulusal Amerikan Standart Enstitüsü, iyonize olmayan uluslararası radyodan koruma komisyonu gerekiyordu.
Doğal Olan ve Doğal Olmayan Elektromanyetik Alanlar
Doğal olan elektromanyetik alanlar; yıldırımlar, Güneş ve bazı uzakta bulunan yıldızlardır. Doğal olmayan elektromanyetik alanlar ise şu şekildedir: TV ve radyo vericileri, kordonsuz telefon, elektrik akımı taşımakta olan yeraltı ve yerüstü hatlar, bilgisayar ve TV, mikrodalga fırını, haberleşme sistemleri, elektrikli olan ev aletleri (saç kurutma, elektrik süpürgesi, tıraş makinesi) olarak bilinmektedir.
Elektromanyetik Alanlardan Korunmak İçin Yapılması Gerekenler
Elektromanyetik alan kirliliği korunma yolları şu şekildedir;
- Bilgisayar ekranının düşük radyasyonlu olmasına özen gösterilmeli ya da bilgisayar ekranında ekran filtresi kullanılmalıdır.
- Dinlendirici bir uyku sağlamak için uyunacak olan ortamda radyo ve televizyon bulundurulmaması gerekir.
- Soğuk havalarda elektrikli battaniye kullanılmamalıdır.
- Elektrikli tıraş makinesi yerine şarjlı tıraş makinesi kullanılmalıdır.
- Baz istasyonlarının evlerin yakınına ve okulların çevresine takılmaması gerekir. Kullanılmayan elektrikli ev aletlerinin prizden çıkartılmalıdır.
- Elektrikli aletleri kullanırken mümkün olduğunca uzak bir şekilde çalıştırılıp kullanılması gerekir. Bu mesafe ile elektromanyetik dalgaların etki alanına ulaşma hızının azalmasına yardımcı olacaktır.
- Floresan ve halojen lambaların mümkün olduğu süre içerisinde kullanılmaması eğer kullanılıyorsa uzak bir şekilde bulunması gerekmektedir.
- Elektrikli alarm saatlerin başucunda bulundurmayıp pil ile çalışan alarm ve saat tercih edilmelidir.
- Cep telefonu kullanılmadığı zamanlarda kapalı tutulması ve gerekmedikçe cep telefonu kullanılmaması gerekir.
- Cep telefonları açık olduğu zamanlarda, kalp üstünde ve göğüs hizasında bulundurulmaması gerekir. Açık bir telefonun bulunduğu ortamdan uzak bir mesafeye bırakılması ve tercih olarak 1 metre mesafede kulaklık ile konuşulması gerekmektedir.
Cep telefonlarının acil durumlar dışında açık bırakılmaması ve ya devamlı konuşulacaksa kulaklıkla konuşulması gerekmektedir.